Eğitimde öğrencinin gerçekten “öğrendiğini” nasıl anlarsınız?
Bir bilginin sadece ezberlenip geçilmediğini, düşünme sürecine dönüştüğünü nasıl fark edersiniz? İşte tam bu noktada, öğretmenlerin ders hedeflerini belirlerken ve değerlendirme süreçlerini planlarken en çok başvurduğu sistemlerden biri devreye giriyor: Bloom Taksonomisi.
Yıllardır eğitim dünyasında yer alan bu model; öğretme biçimimizi sorgulamamıza, öğrencinin öğrenme sürecine daha yakından bakmamıza yardımcı olur. Günümüzde ölçme-değerlendirme süreçlerinden ders planlamalarına kadar birçok alanda kullanılır ve öğretmenin rehberliğini daha bilinçli ve yapılandırılmış bir hale getirir.
Bloom Taksonomisi Nedir?
Bloom Taksonomisi, öğrenmeyi katman katman ele alan bir düşünme modelidir.
Bir öğrencinin sadece bilgiyi bilmesiyle kalmayıp, onu nasıl düşündüğünü, nasıl ilişkilendirdiğini ve nasıl dönüştürdüğünü anlamamızı sağlar. Öğretmen içinse, dersin hedeflerini belirlerken “öğrencim neyi bilecek?” değil, “neyi hangi düzeyde kavrayacak?” sorusunu sorduran bir çerçevedir.
Benim gözümde Bloom Taksonomisi, sınıf içinde düşünmenin görünür hâli.
Bir öğrencinin bir konuyu yalnızca hatırlayıp hatırlamadığını değil, o bilgiyi anlamlandırıp kullanıp kullanamadığını fark etmek, öğretmenlikte büyük bir dönüşüm yaratıyor. Çünkü öğretmek kadar, öğrencinin nasıl öğrendiğini görmek de öğretmenliğin özü.
Bloom Taksonomisi, bu farkı görünür kılar;
öğrenmeyi ölçülebilir hedeflere dönüştürür, öğretmene yol gösterir, öğrenciye de düşünmenin basamaklarını fark ettirir.
Bloom Taksonomisi Basamakları
Bloom Taksonomisi, öğrenmenin düzeylerini altı bilişsel basamakta ele alır.
Her basamak, öğrencinin düşünme sürecinde bir adım daha derinleştiğini gösterir.
Aşağıdan yukarıya çıktıkça, öğrencinin bilgiyle kurduğu ilişki ezberden üretime doğru dönüşür.

1. Hatırlama (Remembering)
Öğrenci, öğrenilen bilgiyi hatırlar.Tanımlar, listeler, örnekler verir.
“Cumhuriyet ne zaman ilan edilmiştir?”
2. Anlama (Understanding)
Öğrenci, bilgiyi anlamlandırır ve kendi cümleleriyle açıklar.
“Cumhuriyetin ilanının toplumsal etkilerini açıklar.”
3. Uygulama (Applying)
Öğrenci, öğrendiği bilgiyi yeni bir durumda kullanır.
“Bir ülkenin yönetim biçimini örnek bir senaryo üzerinden açıklar.”
4. (Çözümleme( Analyzing)
Öğrenci, bilgiyi parçalara ayırır, neden-sonuç ilişkisi kurar.
“Farklı yönetim biçimlerini karşılaştırır, güçlü ve zayıf yönlerini belirler.”
5. Değerlendirme (Evaluating)
Öğrenci, bir fikri ya da süreci eleştirir, gerekçeli karar verir.
“Belirlediği sınıf yönetimi modelinin güçlü yönlerini tartışır.”
6. Yaratma(Creating)
Öğrenci, bildiklerinden yola çıkarak yeni bir ürün, fikir veya çözüm üretir.
“Kendi demokratik sınıf yönetimi modelini tasarlar.”
Yenilenmiş Bloom Taksonomisi
Zamanla eğitim anlayışı değişti; öğrenme artık bilgi aktarımı değil, düşünme süreçlerinin geliştirilmesi olarak görülmeye başlandı. Bu değişimle birlikte Bloom Taksonomisi de yenilendi. 2001 yılında Anderson ve Krathwohl, modeli güncelleyerek “bilgi düzeyleri”ni daha dinamik hâle getirdi. Yeni versiyon, öğrenmeyi eylem fiilleriyle tanımlar: Hatırlama, Anlama, Uygulama, Çözümleme, Değerlendirme ve Yaratma.
Bu değişiklik ise öğrenmeyi ölçülebilir ve gözlemlenebilir davranışlara dönüştürdü.
Artık “öğrenci bilgiyi bilir” demek yerine, “öğrenci bilgiyi açıklar, kullanır, değerlendirir” gibi somut ifadeler kullanılmaya başlandı.
Yenilenmiş Bloom Taksonomisi, öğretmenlere sadece ne öğretildiğini değil, öğrencinin düşünme biçimini planlama fırsatı da sunar. Ders planlarını hazırlarken “öğrencim hangi beceriyi geliştirecek?” sorusu, bu taksonominin merkezindedir.
Günümüzde proje tabanlı öğrenmeden ölçme-değerlendirmeye kadar birçok modern eğitim yaklaşımı, yenilenmiş Bloom Taksonomisi temeliyle şekillenir. Çünkü artık bilgi değil, düşünme biçimi öğretiliyor.
Klasik ve Yenilenmiş Bloom Taksonomisi Arasındaki Farklar
Eğitim anlayışı yıllar içinde değiştikçe, öğrenmeyi açıklama biçimimiz de dönüşmeye başladı. Bloom Taksonomisi bu dönüşümün merkezinde yer aldı; çünkü bilgi analiz edilecek ve üretilecek bir süreç hâline geldi.
Aşağıdaki tablo, klasik modelle yenilenmiş model arasındaki bu yaklaşım farkını açıkça gösteriyor.
| Kriter | Klasik Bloom Taksonomisi | Yenilenmiş Bloom Taksonomisi (Anderson & Krathwohl) |
|---|---|---|
| Yaklaşım | Bilgi odaklı, statik öğrenme basamakları | Eylem odaklı, dinamik öğrenme süreçleri |
| Basamaklar | Bilgi – Kavrama – Uygulama – Analiz – Sentez – Değerlendirme | Hatırlama – Anlama – Uygulama – Çözümleme – Değerlendirme – Yaratma |
| Odak Noktası | Öğrencinin “ne bildiği” | Öğrencinin “bilgiyi nasıl kullandığı” |
| Dil Kullanımı | İsimler (bilgi, kavrama…) | Fiiller (hatırlama, anlama…) |
| Sıralama | En üstte “Değerlendirme” yer alır | En üstte “Yaratma” yer alır |
| Amaç | Öğrenmeyi sınıflandırmak | Öğrenmeyi derinleştirmek ve eyleme dönüştürmek |
| Öğretmene Katkısı | Ders hedeflerini sınıflandırmak | Öğrenme hedeflerini davranışsal hâle getirmek, ölçmeyi kolaylaştırmak |
| Öğrenci Rolü | Bilgiyi alan | Bilgiyi üreten ve yorumlayan |
Bloom Taksonomisi Örnekleri: Öğrenme Hedeflerinden Sınıf Uygulamasına
Bloom Taksonomisi, sadece teorik bir model değildir; öğretmen için günlük ders planlarının merkezinde yer alabilecek pratik bir rehberdir. Bir kazanımı yazarken, bir ölçme aracı oluştururken ya da bir etkinliği planlarken bu modelden yararlanmak, öğrencinin düşünme sürecini adım adım takip etmenizi sağlar.
Farklı derslerden alınan kısa Bloom Taksonomisi örneklerine biraz yakından bakalım:
Türkçe Dersi Örneği
- Hatırlama: Fiil, sıfat, zamir gibi temel dil bilgisi kavramlarını hatırlar.
- Anlama: Fiil ve isim cümlesi arasındaki farkı kendi cümleleriyle açıklar.
- Uygulama: Kendi yazdığı metinde fiilleri doğru biçimde kullanır.
- Çözümleme: Bir hikâyedeki fiil kullanımlarını inceleyerek yazarın dil tercihlerini analiz eder.
- Değerlendirme: Yazılı bir metinde fiil seçiminin anlatım üzerindeki etkisini tartışır.
- Yaratma: Farklı fiil türlerini kullanarak özgün bir kısa öykü yazar.
Fen Bilimleri Örneği
- Hatırlama: Maddenin hâllerini ve hâl değişim türlerini sıralar.
- Anlama: Hâl değişimlerinin nasıl gerçekleştiğini açıklar.
- Uygulama: Günlük yaşamdan hâl değişimi örnekleri verir.
- Çözümleme: Yaptığı deneyin sonuçlarını neden-sonuç ilişkisi içinde inceler.
- Değerlendirme: Deneyde elde ettiği bulguların doğruluğunu ve olası hataları değerlendirir.
- Yaratma: Kendi deney tasarımını oluşturur ve sonuçlarını sunar.
Matematik Dersi Örneği
- Hatırlama: Üçgen çeşitlerini ve özelliklerini hatırlar.
- Anlama: Üçgenlerin açı ve kenar ilişkilerini açıklar.
- Uygulama: Verilen ölçülere göre bir üçgen çizer.
- Çözümleme: Farklı üçgenleri karşılaştırır, benzerlik ilişkilerini belirler.
- Değerlendirme: Bir çözüm yolunun doğruluğunu tartışır, alternatif yöntemler önerir.
- Yaratma: Öğrendiği geometrik kavramları kullanarak özgün bir şekil veya desen oluşturur.
Bloom Taksonomisi eğitim sürecinin her aşamasında kullanılabilir. Bir hedef belirlerken hangi bilişsel düzeyi ölçmek istediğinizi bilmek, öğretim sürecini daha planlı ve anlamlı hâle getirir.
Bloom Taksonomisi ve Koç Öğretmen Yaklaşımı
Bir öğrencinin öğrenme sürecini derinleştirmek, bir tek doğru bilgiyi aktarmakla olmaz.
Öğrenciye düşünmeyi, sorgulamayı, üretmeyi öğretmek gerekir. Bloom Taksonomisi, bu sürecin adımlarını görünür kılar; koç öğretmen yaklaşımı ise o adımların her birinde öğrenciyi fark ettirir.
Koçluk temelli öğretmenlikte amaç, öğrencinin hangi basamakta olduğunu anlamak ve onu bir üst düzeye taşıyacak sorular sormaktır. Bazen “Bu bilgiyi nasıl uygulayabilirsin?” demek yeterlidir, bazen de “Bunu farklı bir şekilde nasıl çözerdin?” diye sormak. Tüm bu sorular öğrenciyi ezberden çıkarır, düşünmeye davet eder.
Benim deneyimimde, Bloom Taksonomisi eğitim modelinden öte öğretmen için bir farkındalık aracıdır. Çünkü öğretmene “öğrencin ne kadarını biliyor?” değil, “ne kadarını düşünebiliyor?” sorusunu sordurur. Koçluk yaklaşımı da tam burada devreye girer; öğretmeni, öğrencinin düşünme yolculuğunda rehber olmaya çağırır.
Her öğrenci aynı hızda öğrenmez, ama her biri öğrenebilir.
Bir öğretmen, Bloom’un basamaklarını bir kontrol listesi gibi değil, öğrencinin potansiyeline açılan bir merdiven gibi görmelidir. İşte koç öğretmen, o merdivenin başında bekleyen değil; yanında yürüyendir.
Koç Öğretmen Eğitim Programı ile Öğretmenliğe Yeni Bir Bakış
Her öğretmen, öğrencisinin potansiyeline inanır.
Ama bazen sistemin temposu, rutinler ve yorgunluk, bu inancı ikinci plana iter.
İşte Koç Öğretmen Eğitim Programı, tam da bu noktada öğretmene yeniden hatırlatır:
Senin gücün, öğrencine sadece bilgi vermekte değil; onun düşünme biçimini dönüştürmekte.
Program iki modülden oluşur:
- Koçluğa Giriş ve İlk Adım Eğitimi: Öğrencinin öğrenme sürecine koçluk perspektifiyle yaklaşmayı, doğru sorularla farkındalık yaratmayı ve sınıfta öğrenmeyi derinleştirmeyi öğrenirsin.
- Koçlukta Ustalaşma ve Derinleşme Eğitimi: Öğretmenliğini bir üst seviyeye taşır; iletişim, empati ve içsel farkındalık becerilerini geliştirerek öğrencinin düşünme yolculuğunda gerçek bir rehber olursun.
Sen de kendi öğretmenliğini dönüştürmek istiyorsan Koç Öğretmen Eğitim Programı’na katıl. Birlikte, öğrenmenin anlamını yeniden tanımlayalım.


