Bazen hasta değilsin ama yorgunsun. Uykusuz değilsin ama halsizsin. Derse girip çıkıyorsun, anlatıyorsun, güler yüzünü takınıyorsun; ama içten içe bitkin hissediyorsun. Bu durum, çoğu öğretmenin deneyimlediği ama dile getirmekte zorlandığı bir hal. Fiziksel bir açıklaması yoktur çoğu zaman ama duygusal olarak taşıması ağırdır.
İşte bu yazıyı, tam da bu tanımsız yorgunluğun adını koymak ve öğretmenlerde tükenmişlik konusunu görünür kılmak için kaleme alıyorum.
Tükenmişlik Sendromu Öğretmenlerde Nasıl Görülür?
Öğretmen tükenmişlik sendromu, genellikle dışarıdan fark edilmez. Kimi zaman sadece isteksizlik olarak başlar; sınıfa girmek zor gelir, küçük sorunlar büyük tepkilere dönüşür, motivasyon her geçen gün biraz daha azalır. Zamanla öğretmenlik bir meslekten çok mecburiyete dönüşebilir. Kendini tekrar ediyormuş gibi hissetmek, yaptığın şeyin etkisiz olduğu düşüncesine kapılmak, duygusal donukluk ve uzaklaşma hissi bu sürecin temel belirtileridir. Neşeyle girilen sınıfların yerini sessiz tahammül alır.
Öğretmenlerde tükenmişlik, sadece çok çalışmanın değil; karşılıksız çabanın, sürekli beklentilerin ve yalnız bırakılmışlık hissinin bir sonucudur. Ve çoğu öğretmen, bu hissi yıllarca taşısa bile adını koyamaz.
Sürekli yetersiz hissetmenin nasıl bir döngüye dönüştüğünü Öğretmenlerdeki En Büyük Sorun: Kendini Yetersiz Hissetmek başlıklı yazımda daha ayrıntılı anlattım.
Öğretmenlikte Tükenmişlik Belirtileri Nelerdir?
Tükenmişlik her öğretmende aynı şekilde görünmeyebilir ama bazı ortak belirtiler vardır ki çoğu kişide benzer biçimde ortaya çıkar. Bu belirtiler zamanla artar, görmezden gelindikçe derinleşir. Aşağıdakiler, öğretmenlikte tükenmişlik belirtileri arasında en sık karşılaşılanlardır:
- Sınıfa girmeden önce kaygı ya da isteksizlik hissetmek
- Derse karşı motivasyonun azalması, anlatırken mekanikleşme
- Küçük sorunlara karşı tahammülsüzlük ve sabırsızlık
- Öğrencilerle ya da meslektaşlarla iletişimde kopukluk
- Kendini yetersiz, etkisiz veya başarısız hissetmek
- Sürekli yorgunluk, bitkinlik ve uykuya rağmen dinlenememe
- Eskiden keyif aldığın şeylere karşı ilgisizlik
- “Bu işi daha ne kadar sürdürebilirim?” türü iç konuşmaların artması
Öğretmenlerde tükenmişlik belirtilerinin birkaçı sende varsa, bunu önemsemek ilk adımdır. Çünkü çoğu zaman sorun yalnızca sende değil, senin etrafındaki görünmeyen yüklerde gizlidir.
Tükenmişliğin Sebepleri: Yalnızlık, Baskı, Yetersizlik
Eğitimde tükenmişlik yalnızca bireysel nedenlere indirgenemez. Öğretmenlik, sadece sınıf içinde yaşananlarla değil; aynı zamanda sistemin dayattığı görünmeyen beklentilerle de şekillenir. Sürekli performans göstermek, yenilikçi olmak, her öğrencinin ihtiyacını karşılamak, veli ve idareyle uyumlu olmak… Tüm bu yükler, öğretmenin kendi kaynaklarını fark etmeden tüketmesine neden olabilir.
Yalnızlık ise öğretmenlerde tükenmişlik sürecinin en sessiz eşlikçisidir. Mesleki tükenmişlik öğretmen için yalnız baş edilmesi gereken durum değildir ama çoğu zaman öyleymiş gibi yaşanır. Çevrendeki herkes susuyorsa, sen de konuşmamayı öğrenirsin. Derdini dile getirmenin “sorun çıkarmak” sayıldığı bir ortamda, öğretmen çoğu kez yalnızca sessizliğe sığınır.
Bir diğer derin sebep de yetersizlik duygusudur. Elinden geleni yaptığı halde fark yaratamadığını düşünen öğretmen, zamanla kendi değerini sorgulamaya başlar. İşte öğretmenlerde tükenmişlik bu sorgunun tam ortasında büyür.
Fiziksel ve Duygusal Yorgunluğu Ayırt Etmek
Yorgunluk çoğu zaman bir gecelik uykuyla geçer. Ama tükenmişlik geçmez; aksine, zamanla derinleşir. Sabah uyanırsın, hiçbir fiziksel problemin yoktur ama derse gitmek istemezsin. Enerjin çekilmiş gibidir, anlatacak gücün olsa bile anlatma isteğin kalmamıştır. Bu, sıradan yorgunluk değil; daha derinde bir tükenmişliktir.
Duygusal tükenmişlik öğretmen için oldukça sessiz süreçtir. Kendi içine çekilmek, sınıftaki öğrenciyle bağ kuramamak ya da eskiden önemsenen detayların artık hiçbir anlam ifade etmemesi bu sürecin doğal parçalarıdır. Öğretmen yorgunluğu çoğu zaman sistemin bizden sürekli “vermemizi” beklemesine rağmen, bu verdiklerimizin görünmez oluşundan kaynaklanır.
Bu Hissin Üstesinden Gelmek İçin Ne Yapılabilir?
İlk adım, bu durumu sadece geçici yorgunluk olarak görmemekle atılır. Öğretmenlerde tükenmişlik, ancak fark edildiğinde, kabul edildiğinde ve üzerine düşünüldüğünde dönüşebilir. Bunun için öğretmenin önce kendine dürüst olması gerekir: “Ben gerçekten iyi değilim” diyebilmek, başlı başına iyileştirici cümledir. Bu noktadan sonra, kişisel ihtiyaçları ve sınırlamaları fark ederek küçük adımlarla ilerlemek mümkündür.
Öğretmenlikte stres yönetimi, sadece zaman planlamasıyla ilgili değildir. Asıl mesele, duygusal yüklerin nasıl taşındığı ve nerede bırakıldığıyla ilgilidir. Bu nedenle öğretmen, her şeyden önce kendine alan açmayı öğrenmelidir. Gerekirse durmak, düşünmek, destek almak. İşte tam burada koçluk devreye girer. Koçluk, öğretmenin sadece mesleki becerilerine değil; içsel kaynaklarına ulaşmasına da alan tanır.
Profesyonel destek almayı düşünüyorsan, karar vermeni kolaylaştıracak bazı ipuçlarını Koçluk Hizmeti Almalı Mıyım? adlı yazımda bulabilirsin.
Öğretmenlikte Duygusal Yalnızlıkla Başa Çıkmak Mümkün mü?
Çoğu öğretmen, yaşadığı duyguları ifade etmekte zorlanır. Çünkü duygular, eğitim ortamlarında profesyonelliğe aykırıymış gibi algılanır. Oysa tükenmişlik, en çok susanları yorar. Bir öğretmen, “Bu kadar emek veriyorum ama karşılık alamıyorum” demeye başladığında, artık duygusal olarak eşiğe gelmiştir. Bu eşik aşıldığında bazı öğretmenler mesleği bırakmayı düşünürken, bazıları yalnızca otomatik rutinle devam eder.
Öğretmenlikte motivasyon kaybı, sadece ilgi eksikliğiyle açıklanamaz. Bu çoğu zaman anlaşılmadığını, takdir edilmediğini, görülmediğini hissetmenin sonucudur. Bu nedenle, öğretmenin bu yalnızlığı görünür kılması, hem kendi iyilik hali hem de eğitim ortamlarının sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Koçluk desteği ile mesleki gelişim sürecine giren öğretmenler, yalnızca tükenmişliklerini fark etmekle kalmaz; içsel motivasyonlarını yeniden yapılandırma şansı da bulurlar. Yani koçluk desteği ile öğretmenlerde tükenmişlik sorununun üstesinden gelebilirsiniz.
Tükenmişliği Geriye Döndürmek Mümkün mü?
Bu sorunun yanıtı kesin bir evettir, ama şartlıdır: Eğer bu durumu değiştirme iradesi gösterilebilirse. Öğretmenlerde tükenmişlik, zamanla geliştirilebilir ve aynı şekilde zamanla dönüştürülebilir. Burada önemli olan, dönüşüm sürecinin sabırla ve farkındalıkla yürütülmesidir. Kimse bir gecede tükenmiş hale gelmediği gibi, bir gecede de iyileşemez. Ama doğru destekle, öğretmen kendi sesini yeniden duymaya başlayabilir.
Bu süreçte kişisel mesleki gelişim planı öğretmen için önemli araç haline gelir. Bu plan, sadece neyi öğreteceğini değil; nasıl hissederek öğreteceğini de kapsar ve öğretmen, kendine duyduğu saygıyı yeniden inşa ettiğinde, yalnızca iyi öğretmen değil; kendisiyle barışık insan haline gelir.
Son Söz: Bu Sessizliğin Adı Var
Öğretmenlerde tükenmişlik, eğitim sisteminin görmezden geldiği en ciddi meselelerden biridir. Bu yalnızlık, baskı ve değersizlik hissi ne yazık ki birçok öğretmenin içinde sessizce büyür. Ama bu his, değişmez bir kader değildir. Her öğretmen, kendi içindeki gücü yeniden bulabilir. Ve bazen bu, sadece bir doğru soruyla başlar: “Gerçekten iyi miyim?”
İşte bu soruyu duyan biri varsa, cevap da orada gizlidir.