Öğretmenlik kariyerinde kırılma yaşayan her öğretmen bilir ki; öğretmenlik bazen bir çağrı gibi başlar: bir anlam bulma, fark yaratma, bir çocuğun hayatına dokunma arzusu… Yıllar geçtikçe bu anlam değişebilir. Başta büyük bir heyecanla başlayan bu yolculuk ise zamanla yorucu, belirsiz ve yalnız hissettiren bir hale dönüşebilir.
Öğretmenlik kariyerinde kırılma, işte tam bu dönüşümün ortasında görünmeye başlar.
Öğretmenlik kariyerinde kırılma noktası bir anda oluşmaz. Ne dramatik bir olaydır ne de herkese açık bir kriz. Ama öğretmen, içten içe bir eşiğe geldiğini hisseder.
İşte bu içeriği; o eşikte duran, “Böyle gitmez” diyen, ne yapacağını bilemeyen öğretmenler için yazdım.
Öğretmenlik Kariyerinde Kırılma Noktaları Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Öğretmenlik kariyerinde kırılma noktası, genellikle birikmiş hayal kırıklıklarının sessiz bir isyanıdır. Sınıfa girmek istemediğinde, öğrencinin gözleriyle buluşmak içini burktuğunda, yıllardır yaptığın iş bir anda anlamsız gelmeye başladığında… O noktada bir şey değişmiştir. Koçluğun bu kırılma anlarında nasıl bir destek sunduğunu Koçluk Desteği ile Öğretmenlerin Mesleki Gelişimini Artırmak başlıklı yazımda detaylandırdım.
Öğretmenlikte yol ayrımı, bazen bir öğrencinin ilgisizliğiyle, bazen bir yöneticinin küçümseyici tutumuyla, bazen ise yıllarca çözülemeyen sistemsel sorunların ağırlığıyla başlar.
İçten içe duyduğun “Ben burada hâlâ olmak istiyor muyum?” sorusu, giderek daha fazla zihnini meşgul eder.
Öğretmenlikte karar verme süreci de kolay değildir. Bu yalnızca bir meslek değişikliği değil, aynı zamanda bir kimlik sorgusudur. Çünkü öğretmenlik, sadece bir görev değil; yıllar boyunca üzerine giydiğin bir benlik haline gelmiştir.
İçsel Çatışmalarla Başa Çıkma Yolları
Öğretmenlik kariyerinde kırılma yaşandığında en çok duyulan duyguların başında suçluluk gelir.
“Bunca yıl okudum, bu kadar emek verdim, şimdi vaz mı geçeceğim?”
Ardından korku gelir: “Ya daha kötüsü olursa?”
Sonra yorgunluk: “Yoruldum ama anlatamıyorum.”
Öğretmen kariyer sorgulaması, genellikle yalnız başa çıkılan, çevreyle pek paylaşılmayan bir iç yolculuktur. Çünkü ne zaman bu konular dile getirilse, karşılık çoğu zaman “Ama sen öğretmensin, bırakılır mı o iş?” olur.
Oysa bazı duygular, açıklama değil, sadece görülme ihtiyacı taşır.
Bu noktada duygusal kopuş başlar. Öğretmen sınıfta kalır ama mesleğe bağını hissetmez. Sadece müfredatı yetiştirmek için oradadır. Oysa o mesleğe bir zamanlar tutkuyla başlamıştır.
Bu çelişki, öğretmenlikte çıkmazlar olarak karşılık bulur.
Karar Anlarında Yalnız Hissetmek: Ne Yapmalı?
En sık rastlanan durumlardan biri, karar verme anında tamamen yalnız hissetmektir. Dile getirilemeyen duygular, bastırılmış düşünceler, içsel hesaplaşmalar öğretmeni içeriden yıpratır.
Öğretmenlikten ayrılmak gibi radikal kararlar bu yalnızlık içinde şekillenir. Ama çoğu öğretmen bu kararları düşünürken çevresiyle açıkça konuşamaz.
Öğretmenlikten istifa, çoğu kişi için “dayanamayıp bırakmak” olarak görülse de aslında çoğu zaman bir hayatta kalma refleksidir. Sistem içinde nefes alamadığında, çıkış yolu ararsın.
Ama bu çıkışı birilerine anlattığında çoğu zaman destek değil, yargı görürsün.
İşte bu yüzden, öğretmenlik kariyerinde kırılma yaşayan öğretmenlerin destek ihtiyacı yalnızca mesleki değil, duygusaldır. Öğretmenlerin mesleki doyum eksikliği, sadece müfredatla ilgili değildir. Aynı zamanda insan olarak görülme ihtiyacının da bir yansımasıdır.
Destek Mekanizmaları: Koçluk, Danışmanlık ve Daha Fazlası
Bu noktada öğretmen yalnız olmak zorunda değil.
Mesleki geçiş süreci, profesyonel destekle çok daha sağlıklı yönetilebilir. Burada koçluk, danışmanlık, mentorluk ya da psikolojik destek gibi çeşitli mekanizmalar devreye girer.
Ama çoğu öğretmen bu desteklere yabancıdır. Kimi zaman “Bu benim işim, kendim halletmeliyim” duygusuyla; kimi zaman da “Kendimi anlatacak birini nereden bulacağım?” kaygısıyla destekten uzak durur.
Oysa koçluk, yargılanmadan düşünmeyi sağlar. Kararını sen verirsin ama bu süreci yalnız yürütmezsin. Koç, seni yönlendirmez; seni kendine yaklaştırır.
Birçok öğretmen alternatif meslek arayışı sırasında; aslında mesleği değil, içinde bulunduğu koşulları bırakmak istediğini fark eder.
Destek almak, bir zayıflık değil; farkındalık göstergesidir. Çünkü öğretmenlik gibi yoğun emek isteyen bir meslekte, sadece üretmek değil, durup kendini duymak da gerekir. Ayrıca bu destek sürecine başlamadan önce aklındaki kararsızlıkları gidermek istersen, Koçluk Hizmeti Almalı Mıyım? yazım sana yardımcı olabilir.
Son Söz: Kırıldığın Yerden Dönmek Değil, Yeniden Şekillenmek de Mümkün
Öğretmenlik kariyerinde kırılma, bir son değil, bir çağrıdır: “Artık başka bir şeye ihtiyacım var.”
Bu çağrıya kulak vermek, kendi yolunu ciddiye almaktır.
Kırılma anları, bizi büyütür. Yeniden düşünmeyi, yeniden karar vermeyi, yeniden bağ kurmayı öğretir.
Bu süreçte yalnız hissetmen normal. Ama yalnız devam etmek zorunda değilsin.
Çünkü bazen kendi yolculuğunu sürdürebilmek için sadece biriyle birlikte yürümeye ihtiyacın olur.
Ve evet, öğretmenlik bazen yorar. Ama aynı öğretmenlik, doğru zamanda, doğru destekle yeniden ışık olabilir.